FAL

İnanmak istediğimiz bir şeyi cümle halinde birilerinin ağzından duymak insan olarak bize güç verir çoğu kez. Arzu ettiğimiz maddi veya manevi her ne ise ona sıkı sıkıya bağlamamıza sebep olur. Hele bir de karşımızdaki kişi  inanmak istediğimiz biriyse ve nefsimize hoş gelecek şeylerden bahsediyorsa, çoğu kez söylediklerine itibar etmek isteriz. Bir de konu “Gelecek” ise…

Gelecek insanoğlu için önemli, gizemli, bilinmez bir olgu. Hepimiz bir şekilde sürekli geleceğe hazırlanıyoruz. Çocukken büyümeye, ergenken gençliğe, tahsile, işe, evliliğe, çocuğa, çocuğun geleceğine vs…. Hiç bitmeyen gelecek hazırlığı için koşuşturmakdayız. Bu sebepten bir kısmımız gelecekte yaşıyor. Bir kısım insanların geçmişe takılı kalması gibi. Bu gününü hakkıyla yaşayan sanırım pek az. 

 Bu yorucu durumdan biraz sıyrılmak için kendimize bir iyilik yapmamız gerekiyor; geleceğin geleceğinin peşini bırakmak. Bu söz çok karmaşık öyle değil mi? Bir kısmımız gelecek hazırlığı yaparken bir kısmımız da geleceğin tahminen getireceklerinin hazırlığını yapıyor. Şartların değişeceğinden kendimizi güvence altına almak istiyoruz çoğu kez.

Fakat sürekli gelecek için yaşamak insanı yoran bir eylem. Belki de bu sebebden Allah Resulü “Geçmiş için üzülmekten, gelecek için kaygılanmaktan beni koru” diye dua etmişti.*

Peki geleceğimizi görebilseydik çabamız ne kadar olurdu acaba? Yahut geleceğimizi tahminen bilseydik çaba sarf eder miydik? Hep fakir kalacağını bilen bir insan ya da her gün doyacak kadar iaşesini kazanabileceğinden emin bir kimse çalışmak ister miydi? Eğitime, ekonomiye, insan ilişkilerine nasıl yansırdı bu durum? Böyle bir durumun yaşanması muhtemel bir kaos ortamı oluştururdu. Böyle bir durumu bilmemiz mümkün olmayabilir yahut yakın tahminler yapılabiliriz.

Geleceği tahmin etmek gizemli, bilinmez bir dünyaya kapı araladığı için sonuç verse de vermese de cezbedicidir.. 

Fal; tahmin, geleceği öğrenmek,kısmet aramak anlamlarında bir takım ritüelleri olan bir inanç.Fal inancı sadece tahminlerden ibaret. Nitekim  fal tahminleri yaptıran insanların ‘tahmini doğru tuttu’ veya ‘tahminleri başarısız’ gibi yorumlar yaptığını görürüz. Kesin bir bilgi alamayacağını fal baktıran kişi bile bilir bilinçaltında buna rağmen bu gizemli dünyaya girmek ister.

Gaybı yalnızca bilecek olan Rabbimiz olduğuna göre bu alandan gelecek adına kesinlikle bilgi almamız olanaksızdır. Bu gibi işlerle uğraşan müneccim, falcı her kim ise bir manada Rablik iddialarına girişiyor olacağından uğraştığı iş şirke bile götürebilir.

Şu ayetler bize bu inançlara karşı nasıl bir tutum sergilemek gerektiğini anlatıyor. 

İsra Suresi Ayet:36

Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

Nahl Suresi Ayet:77

Göklerin ve yerin bütün bilinmeyeni (gaybı) Allah’a aittir. Kıyamet saati göz açıp kapama kadardır, belki daha da yakındır. Allah her şeye bir ölçü koyar.

Fal inancı ile ilgili meselede öncelikli konu geleceğin asla bilinemeyeceği, yaşanacak olayların tahmin edilmesinin mümkün olmadığı konusunun tam olarak anlaşılmaması meselesidir. Fal inancına ait uygulamaların ancak bu meselenin tam anlaşılmasıyla önü alınabilir. 

Fal inancının kendi içinde bir çok çeşidi var olup hepsi aynı seviyede görülmeyebilir. Bilimsel gibi görünen astrolojik tahmin olan fal, bir otomatik fal makinasının tahmininden daha çok rağbet görebiliyor. Buradaki yanılgı fal makinasına zaten yüklenen programın insan eliyle olması, astrolojik falların ise; yıldızların kendiliğinden hareketi ile insanın geleceğini belirleyici unsurlar olarak görülmesi olabilir. Ki astroloji tarih boyunca da daha çok rağbet görmüş, Hristiyanlıkta,diğer fal türlerine kötü bakıldığı zamanlarda bile astroloji ile tahmin iyi karşılanmıştır.* Astrolojinin astronomiden ayrı şekilde değerlendiğini bir bilim dalı olarak kabul edilmediğini de ekleyeyim. 

Bir kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu bilsek de, kahvemizi yalnız içip kahve falı uygulamasıyla akıllı telefonumuz bize hemen fal tahminlerini bildiriyor. Alışveriş merkezlerindeki fal otomatlarının da fazla ilgi görmesinden sebeb; satış sitelerindeki ilanlarda “servet kazandırır” “sen yat o çalışsın” sloganlarıyla satıldığını görebiliyoruz. Bazı sosyal mecralarda da fal bakan müneccimler çok rahat bir şekilde kendi reklamlarını yayınlayabiliyor. Bu türden sözde eğlence araçlarının rahatça ulaşılabilir olması kullanıcının bilinç düzeyiyle ve seçimiyle değer buluyor ancak. 

İnsanların geleceklerini önceden bilmek arzusu yeni değil, bu sebepten eski çağlardan beri fal baktırmak, kahinlik, müneccimlik; siyasal olsun günlük hayat ile ilgili olsun insanların ilgisini çekmiştir. Fal, her çağ ve kültürde farklı usullerle bakıla gelmiş. Kimi zaman hayvanların iç organlarına bakılarak tahminler yapılmış, kimi zaman suya bakılarak, kimi zaman fal oklarına, kimi zaman ise el ayasına,insanların simâlarına, hayvan eye kemiğine,kuşların uçuşuna,gökteki yıldızlara… 

İslam’da şans oyunları, fal türü inançlar yasaklanmasına rağmen bu adetlerden kutsal kitabımız nasibini almış olacak ki, Kur’an’ı Kerim ile fal bakılmış (tefeül), bunun nasıl yapıldığına dair yöntemleri, müellifi belli olan-olmayan pek çok kitapta anlatılmıştır. Kutsal gördüğünüz bir kitabı, onun yasak ettiği inancı, tam içine sokmak için yine onun kutsaliyetinden yararlanmanız gerekir ki böylede olmuş, Kur’an falına bakmak yasak görülmemiş. Yahudilerde de fal inancının fazla olduğu dönemlerde bütün fal yöntemleri yasak edilmiş ise de var olan Tefeül ve Tanrının verdiği işaretleri izleme yöntemleri caiz görülmüş. Tevrat’ta “Gizli şeyler Allahımız Rabbindir” (Tesniye 29/29) yazar, gaybın Allah’a ait olduğu vurgulanmıştır.* 

Fal inanışının kabul görmesinin altında yatan sebeb zannımca; Kader inancının Kur’anî çerçevede anlaşılmamış olmasından dolayıdır. Klasik Kader anlayışımızda; hayatta yaşayacağımız ne var ise yazılı olması inancı var. Ve eğer yazılı bir yaşam serüveni var ise bu okunabilir veya tahmin edilebilir olur. Fal bakmak da haklı bir sebeb olur! O zaman seçim yapmamız için bize verilen irade de haliyle boşa çıkmış olur. 

Peki sevdiğimiz bir yemeği sevmediğimiz yemekten ayırt edip, hoşumuza gideni yemek bir seçim midir? Yahut yarına bir iş yetiştirmem gerekiyor bugün dinlenip o işi yetiştiremeyecek şekilde yarına bırakmam bir seçim midir? İrade varsa seçim de vardır. 

***

Peki biz seçebilen bir varlıksak, kukla değilsek kader nedir, nasıl anlamalıyız? Kader çok uzun ve ayrı bir konu. Kuran’da geçen kullanım K-D-R kökünden kelimeler hangi anlamlarda kullanıldığı aşağıdaki şekildedir:

Kısmak anlamında : Ra’d Ayet:26,

Ölçü ve takdir etmek anlamında : Hicr Ayet:21,

Güç yetirmek-imkan-durum anlamında : En’âm Ayet:37,

Sahip olmak anlamında : Yunus Ayet:24,

Kıymet anlamında: Kadir Ayet:1,

Plan anlamında : Taha Ayet:40,

Zaman- süre anlamında : Mürselat Ayet:21(21-22) ,

Kazan anlamında : Sebe Ayet:13 ayetlerine bakabiliriz.

’Takdir etmek’ anlamlarında iki ayetle örnek verelim.

Ahzab suresinin 38. ayetinde geçen ‘kaderan makdura’ tamlaması “belirlenmiş ölçü” manasına gelmektedir.

38. Allah’ın, kendisine farz kıldığı (bu) şeyde Peygamber’e herhangi bir vebal yoktur. Daha önce geçenler arasında da Allah’ın kanunu (buydu). Allah’ın emri belirlenmiş bir ölçüdür.

Hacc suresinin 74. ayetinde ‘kaderu’ fiili ‘ma’ olumsuz edatıyla “takdir etmemek” manasına gelir.

74. Onlar (inkârcılar), Allah’ı gerektiği gibi tanımadılar.

Şüphesiz ki Allah kuvvetlidir, güçlüdür.

Kur’ani çerçevede Kader bu anlamlarla anlaşılmalıdır. Kader ile ilgili Tolga Babaoğlan’ın önceden yazmış olduğu makaleyi inceleyebilirsiniz.

  ***

Son olarak, falımızda çıkacak zenginlik mal, servet nevinden şeylerin bize ulaşması ancak çalışmak yahut miras yoluyla olabilir. Miras olması için sevdiğinizi toprağa vermeniz gerektiğini unutmayalım. Gerçek bir alın teri boş bir hayalden hayırlıdır. Rabbimiz çalışanın emeğini zayi etmeyecektir. Gelecekte yaşamak yerine günümüzün kıymetini bilmek sağlam bir duruş için önemlidir. 

 Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. ‘O’ herşeyi işitendir,bilendir.

                                                                                              Deneme

KAYNAKÇA 

  • EBU DAVUD (Hz. Peygamberin duası) 
  • DİA- Yıldızname
  • DİA – Fal
  • DİA – Falname
  • KUR’ÂN SÖZLÜĞÜ – Kader – MEHMET OKUYAN
  • İSAM – İlm-i  Tefe’ül Ve Tefe’ül-name (Kur’an Falı) Üzerine Bir Değerlendirme – YARD.DOÇ.DR.YUSUF ZİYA SÜMBÜLLÜ 
  • İSAM -Ekev Akademi Dergisi- Seküler dünyanın gizli dini : Falcılık, Astroloji  -PROF. DR. SADIK KILIÇ
  • İSAM – İslam Medeniyeti Mecmuası -Fal, Falname ve “-Fal-ı Reyhan-ı Cem Sultan” · DR. HALİL ERSOYLU

2 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Vesile Yanık dedi ki:

    Kaleminize, yüreğinize sağlık. Güzel bir anlatım olmuş.

    Liked by 1 kişi

    1. Fatma Narin dedi ki:

      Çok teşekkür ederim Vesile Hanım.

      Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s